
Türkiye'nin Ekonomik Durumu ve Gelecek Perspektifi
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 23 Nisan 2025 tarihinde ABD'de düzenlenen Atlantic Council etkinliğinde Türkiye ekonomisine dair önemli açıklamalarda bulundu. Şimşek, Türkiye'nin küresel ekonomik dalgalanmalara karşı ihtiyatlı ve sürdürülebilir makroekonomik politikalarla dirençli kalmaya devam ettiğini vurguladı. Türkiye'nin hala cazip bir ülke olduğunu belirten Bakan, ülkenin uzun vadeli ekonomik potansiyeline dair olumlu bir perspektif sundu.
Makroekonomik Politikalar ve Enflasyon Hedefi
Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşması için uyguladıkları programın başarılı bir şekilde ilerlediğini ifade etti. Programın temel hedefinin fiyat istikrarı sağlamak ve enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmek olduğunu belirten Şimşek, bunun süreklilik arz eden bir süreç olduğunu vurguladı. Küresel dalgalanmaların enflasyonu hem yukarı hem de aşağı çekebileceğini söyleyen Bakan, özellikle petrol fiyatlarındaki düşüş ve sıkılaşan finansal koşulların enflasyonu aşağı yönlü etkileyebileceğine dikkat çekti. Bunun sonucunda, enflasyonun programın hedef bandı içinde kalmasının muhtemel olduğunu belirtti.
Büyüme ve Harcama Disiplini
Şimşek, küresel ticaretteki belirsizliklerin Türkiye'nin büyümesini olumsuz etkileyebileceğine değindi. Ancak içerde sıkı finansal koşulların talebi baskılayarak ithalatı azaltabileceğini, dolayısıyla cari açığın hedefin altında kalabileceğini belirtti. Büyüme yönünde ise aşağı yönlü risklerin olduğunu ifade eden Şimşek, mali disiplini sürdürme konusunda kararlı olduklarını belirtti. Bu yıl, önemli bir mali disiplin sürecine girdiklerinin altını çizen Bakan, harcama disiplinini sürdüreceklerini de açıkladı.

Yapısal Dönüşüm ve Yeşil Yatırımlar
Bakan Şimşek, Türkiye'nin yapısal dönüşümüne hız verileceğini, bu dönüşümün dijital altyapı ve yapay zeka gibi alanlarda Türkiye'nin hazırlığını güçlendireceğini belirtti. Ayrıca, petrol ve doğalgaz ithalatına bağımlılığı azaltacak yeşil dönüşüm yatırımlarının da bu sürecin bir parçası olacağını söyledi. Bu bağlamda, hiçbir ekonomik kriz fırsatların kaçırılmaması gereken bir dönem olarak görülmeli ve her krizden ders çıkarılmalıdır, şeklinde bir açıklama yaptı.
Türkiye'nin Yatırım Çekme Potansiyeli
Şimşek, küresel ticaretin parçalanmasının Türkiye dahil hiçbir ülke için faydalı olmayacağını belirtti. Ancak, Türkiye'nin üretim kapasitesi ve güçlü üretim kültürü sayesinde bu durumu avantajlı bir fırsata çevirebileceğini ifade etti. Avrupa Birliği ve çevre ülkelerle yapılan serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye'nin ihracatının büyük bir kısmını güvence altına aldığını vurgulayan Bakan, Asya'dan gelen tedarik zinciri sorunlarının Türkiye için bir fırsat doğurabileceğini söyledi. Türkiye'nin Batı'dan gelen yatırımları çekme konusunda stratejik bir konumda olduğunu belirten Şimşek, Türkiye'nin küresel değer zincirlerine entegrasyonunun güçlendiğini ve bu durumun yatırım fırsatlarını artıracağını ifade etti.
Türkiye'nin Cazipliği ve Gelecek Beklentileri
Bakan Şimşek, Türkiye'nin güçlü altyapı yatırımları, yapay zeka ve dijital altyapıya yönelik hazırlıkları ile gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıktığını vurguladı. Türkiye'nin son 20-25 yılda birçok gelişmekte olan piyasa ülkesinden daha iyi performans sergilediğine dikkat çekerken, ülkenin ekonomik büyüklüğü ve uluslararası ticaret anlaşmalarındaki güçlü konumunu da öne çıkardı. Şimşek, uzun vadede Türkiye'nin cazip bir ülke olmaya devam edeceğini, zaman zaman yaşanan ekonomik sorunların bu büyük resmi değiştirmeyeceğini ifade etti.
AB ile Savunma İşbirliği ve Dünya Bankası İlişkileri
Bakan Şimşek, Türkiye'nin savunma sanayi kapasitesinin, Avrupa Birliği'nin savunma harcaması planlarına katkı sağlayabilecek seviyede olduğunu söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin Dünya Bankası ile olan ilişkilerinin çok güçlü olduğunu ve bu ilişkinin yeşil dönüşüm, dijital altyapı ve verimlilik gibi alanlarda önemli katkılar sunduğunu belirtti. Dünya Bankası'nın Türkiye'ye olan taahhütlerini artırarak 3 yıl içinde 17 milyar dolardan 35 milyar dolara çıkardığını anımsatan Şimşek, bu gelişmenin Türkiye'nin ekonomik reformlarını destekleyeceğini ifade etti.
Bu açıklamalar, Türkiye'nin ekonomisinin güçlü bir temele dayandığını ve ülkenin gelecekteki ekonomik fırsatlar açısından oldukça cazip bir konumda olduğunu ortaya koyuyor.