
tunç Çağının sosyal yapısına dair ezber bozan ipuçları sundu
Siirt’in Başur Höyük kazı alanında ortaya çıkarılan 5.000 yıllık mezar yapıları, yalnızca dönemin ritüellerine değil, aynı zamanda Tunç Çağı topluluklarının toplumsal organizasyonlarına dair derinlikli bir bakış sunuyor. Arkeogenetik analizlerle desteklenen son araştırma, bu mezarlarda kurban edilen bireylerin çoğunun, birbirleriyle biyolojik bağı olmayan ergen kızlar olduğunu ortaya koydu. Bu çarpıcı bulgu, ritüelin doğasına ve toplumun hiyerarşik yapısına dair bugüne dek kabul edilen pek çok varsayımı sarsıyor.
Ritüelin Merkezinde Ergenlik Mi Var?
University College London’dan arkeolog David Wengrow’un öncülüğünde yürütülen çalışmada, Başur Höyük’teki sekiz insan kurbanının kalıntıları antik DNA teknikleriyle incelendi. Bulgulara göre, kurban edilen bireylerin çoğu ergenlik çağındaki kızlardan oluşuyor ve bu kişiler mezar sahibi çocuklarla akraba değil.
Araştırmacılar, ergenliğin eski Mezopotamya toplumlarında ritüelistik bir anlam taşıyabileceğini değerlendiriyor. Wengrow, “Bu bireylerin çoğunun ergen olması etkileyici ve şaşırtıcı. Bilim insanları olarak, ergenliği insan yaşam döngüsünde yeterince kritik bir evre olarak değerlendirmemiş olabiliriz,” diyerek yaş kavramının toplumsal işlevine dikkat çekiyor.

Eşitlikçi Bir Toplum Modeli Mümkün mü?
Başur Höyük’te daha önce keşfedilen mezarlarda yer alan zengin mezar eşyaları ve insan kurbanları, bu yapıların genç soylulara ait olduğu ve etraflarındaki kurbanların onların hizmetkârları olduğu şeklinde yorumlanmıştı. Bu görüş, dönemin hiyerarşik ve krallık merkezli bir siyasi yapıya sahip olduğu fikrine dayanıyordu.
Ancak yeni bulgular, Tunç Çağı'nda toplumların sabit bir hiyerarşiyle yönetilmediğini, aksine zaman zaman daha eşitlikçi bir örgütlenmeye sahip olabileceklerini gösteriyor. Ritüelin, yaşa dayalı sosyal gruplarla ilişkili olabileceği ve “yaş grubu” kavramının bu defin pratiğinde önemli bir rol oynayabileceği ifade ediliyor.
Kurbanlar Mezarlığın Bulunduğu Yöreden Gelmemiş Olabilir
İskeletler üzerinde devam eden izotop analizleri, kurban edilen bireylerin coğrafi kökenine dair yeni bilgiler sunmayı hedefliyor. Wengrow, şu ana kadar yapılan çalışmaların, defin edilen gençlerin çoğunun mezarlığın bulunduğu bölgeye ait olmadığını gösterdiğini aktarıyor.
Bu durum, ya mezar ritüellerine başka bölgelerden bireylerin dahil edildiğini ya da bu kişilerin belirli bir sosyal statüye sahip olmadan, başka nedenlerle kurban edildiğini düşündürüyor. Alternatif olarak, bu gençlerin kadim bir kültün üyeleri ya da gruplar arası çatışmanın sembolik kurbanları olması ihtimali de değerlendiriliyor.
Tunç Çağı’na Dair Algılar Değişiyor
Bu araştırma, Tunç Çağı toplumlarının gelişmiş bir hiyerarşik sistemle yönetildiği yönündeki tarihsel anlatılara karşı güçlü bir alternatif ortaya koyuyor. Kurbanların yaş ve cinsiyet profili, toplumda bireyin toplumsal konumunun yalnızca soyluluk ya da aile kökeniyle değil, yaş evresi ve muhtemelen toplumsal rollerle de belirlendiğini düşündürüyor.
Wengrow ve ekibi, bu çalışmaların sadece Başur Höyük için değil, genel olarak eski Mezopotamya toplumlarının yapısını anlamak açısından da kritik bir dönüm noktası olduğunu vurguluyor: “Toplumun otomatik olarak krallar ve soylular tarafından yönetildiği varsayımı sorgulanmalı.”